preload preload preload preload

Dengeli Davranmak


4th Mart 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

Psikoloji insan davranışını anlamaya, tanımlamaya ve yordamaya gayret eden bir alandır. Bu konuda çalışan bilim insanları gözlemler, deneyler ve akıl yürütmeler sonucunda insanı anlamaya, ne yapacağını tahmin etmeye yönelik kuramlar oluşturur.
Psikologların insana dair çıkarımlarından biri, kendilerini iyi hissetmeleri için dengeli davranmaya ihtiyaç duydukları yönündedir. Buna dayanarak Heider “Denge Kuramını”, Rosenberg ve Abelson “Bilişsel Dengeleme Kuramını” geliştirmiş ve insanların dengeli davranma çabalarını, bozulduğunda düzeltme gayretlerini açıklamaya çalışmışlardır.
İnsan davranışının temelinde tutarlı olma yani çelişkili davranmama gereksinimi vardır tespiti üzerine de Festinger “Bilişsel Çeliş Kuramını” geliştirmiştir. İknart.com sitesindeki makalesinde Zöhre bu kuramı kaynaklardan şöyle aktarmaktadır: Festinger tarafından ortaya konulan bu kurama göre; eğer kişinin sahip olduğu bir inanç, bilgi ya da tutum, yine aynı kişinin sahip olduğu bir başka inanç, bilgi ya da tutumun tersini gerektirirse, bu iki inanç bilgi ya da tutum arasında bilişsel çelişki oluşur. Birey, belli bir şeye inanıyorsa ve inandığına ters düşen davranış içinde ise, bu uyumsuzluğu azaltmak isteyecek ya da artmasını önlemeye çalışacaktır. Bu uyuşumsuzluk ya da tutarsızlık, “çelişki” olarak nitelendirilir. Bu nedenle, insanın temel eğilimi bilişsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumak yönünde olacaktır.
İnsanların dengeli, tutarlı davranmaya dair gereksinimlerinin nereden kaynaklandığına yönelik birçok görüş ileri sürülmüştür. Kişisel bütünlüğünü zedeler ve bununun rahatsızlığını duyar dendiği gibi başkaları ile ilişkisini bozar, beğenilmeyi ve sosyal kabulü azaltır, beklentilerinin gerçekleşmesini zora sokar diye de görüşler vardır.
Her şey bir yana kendi gündelik yaşantımıza döndüğümüzde dengemiz bozulduğunda, tutarsız, çelişkili davrandığımızda ne kadar rahatsız olduğumuzu defalarca gözlemlemişsizdir; nedeni ne olursa olsun…
Bir yerde huzursuzluk varsa onu gidermek için de çaba vardır. Tutarsız, çelişkili davranma sonucunda ortaya çıkan huzursuzluğu gidermek için insan harekete geçer.
Ya çelişkili öğelerin sayı ve önemlerini azaltır.
Ya tutarlı öğeler ekler ve tutarsız olanın ağırlığını hafifletir.
Ya da çelişki öğelerden birini artık diğeriyle çelişkili olmayacak biçimde değiştirir ve tutarsızlık ortadan kalkar.
Nuri Bilgin “Sosyal Psikoloji” kitabından açıklamasını ve örneğini aktarayım:
Tutum ve davranış ilişkisi açısından çelişkinin azaltılmasında 4 seçenek vardır.
• Davranışı değiştirmek
• Tutumu ya da bilişsel öğeyi değiştirmek
• Davranışsal öğeyle uyuşan ek öğeler bulmak
• Uyuşan ve çelişen öğelerin önemini değiştirmek
Sigara içen bir kişinin yaşadığı çelişkiyi azaltması için yukarıdaki maddeler doğrultusunda şunları yapması beklenir:
• Çelişkiye yol açan davranışsal öğeyi değiştirmek (sigarayı bırakmak, sigaranın sağlıksız olduğunu iddia eden uyarıcılardan kaçınmak)
• Tutumu ya da bilişsel öğeyi değiştirmek (az içtiğini düşünmek)
• Davranışsal öğeyle uyuşan ek öğeler bulmak (sigara içmek konsantrasyonumu arttırıyor demek)
• Uyuşan ve çelişen öğelerin önemini değiştirmek (aslında içinde yaşadığımız kirli hava kansere yol açıyor, demek ki sigara içmekle kanser arasındaki ilişki o kadar ciddi değil diye düşünmek)
Görüldüğü üzere tüm bu çabalar çelişkili davranıştan sonra, bunun yarattığı rahatsızlığı gidermeye yönelik olup davranıştaki tutarsızlığın sorumluluğunu almaktan kaçınmanın yoludur. Bu durum kişiyi çelişkili davranışın bedelini ödemekten kurtardığı gibi düzeltme yolunda da emek sarf edilmesini gereksiz kılmaktadır.
Yukarıda aktarmaya çalıştıklarım ışığında hayata bakıldığında karanlıkta kalan bazı şeyler görünür olur mu acep?
Umut bu!..
Dr. Nedim İnce
Mersin / 04. 03. 2014

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email