Yakın bir zaman önce döngüsel zamana göre 55 kez yazı, sonbaharı, kışı ve ilkbaharı yaşadım. İçinde bulunduğumuz ve uymak zorunda olduğumuz çizgisel zamana göre ise miladi takvime göre 55 seneyi geride bıraktım.
Geçmişe bir göz attığımda ilk anımsadığım köyde küçük bir çiftçi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmem nedeniyle toprak ile doğa ile haşır neşir olduğumdur. Tarlaya ekilen tohumun yeşermesini, ürüne durmasını izledim. Mandalar insan dışında ilk arkadaşlarım oldu. İnekler, koyunlar buna eşlik etti. Bir kış günü soğuk ve açlıktan ölmek üzereyken sokakta bulup elimle besleyerek büyüttüğüm sıpa ise en yakın yoldaşım oldu.
Derken okullar okulları izledi. Artık kış aylarında İstanbul’da, Ankara’daydım yazın ise köyde tarlada…
Aileden ayrılma zamanı gelince kendi ailemi kurdum, yaşamı can yoldaşım Hülya ile paylaşmaya, birlikte sürdürmeye başladım.
Okullar bitince doktorluk diplomasını aldım. Madende ilk hastalarımla karşılaştım.
Donanmada yaptığım askerlik sırasında Rize’den İskenderun’a tüm limanları dolaşıp ülkemi denizden tanıma fırsatı buldum.
Askerlik bitiminde ailemiz Ulaş’ın katılmasıyla büyüdü, şenlendi. Uzmanlık için yollarına düştüğüm İzmir’de Çağdaş’ın da katılımıyla ailemiz daha da şenlendi, daha da hoş oldu.
Artık dördümüz birlikte büyümeye başlamıştık. Derken uzmanlık eğitimi bitti ve kendimizi Mersin’de bulduk.
Çiçeği burnunda üroloji uzmanı olarak insanlarıma, kentime hizmet etmeye başladım. Uzmanlık alanı yanı sıra değişik sivil toplum örgütlerinde yönetici olarak görev aldım.
Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği zaman dilimlerinde toplumsal sorumluluk en önemli değerlerden biriydi ve 45 yaşında aktif siyasete girmemin yegâne nedeni oldu. Bildiklerimi, deneyim olarak biriktirdiklerimi, ürettiklerimi siyasi alanda da paylaştım.
Televizyonda, radyoda yaptığım programlarla, yapılan programlara katılarak sağlık alanında bildiklerimi paylaştım birlikte yaşadığım kentlilerimle ve yazdıklarımı: Çünkü üretmenin ve paylaşmanın erdem olduğu çağları yaşadım aynı zamanda özgürlüğün, bağımsızlığın da…
Daha sonra bu değerler uğruna mücadele eden binlerce ve binlerce insanın nasıl darmaduman edildiğini gördüm: yerine değer olarak sadece parayı getirmek uğruna…
Paranın, üretim kültürü yerine, kendini çoğaltan tüketim kültürünü nasıl her şeyin önüne geçirdiğine tanık oldum. İnsanların mutluluğu daha daha daha tüketmekte aradığını ama bir türlü buna ulaşamadığını gözledim.
Yaşamın tüm dengesiz dağılıma rağmen maddi olarak daha varsıllaşmasına karşın toplumsal değerlerin nasıl yoksullaştığını izledim.
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde dünyayı nasıl tükettiğimizi öğrendim: suyu, havayı, toprağı, ormanları, börtü böceği…
Ulaş evlendi, kendi ailesini kurdu: çekirdek ailenin büyük aileliğe terfi ettiğini yaşadım.
55 senelik ömürde 5+5 yıl da olsa yaşamın derinliklerine nüfuz edecek farkındalıkla yaşama gayreti içinde oldum: doğurabileceği hayal kırıklıklarını göze alarak…
Ben 55 yaşımı sevdim; şayet ömrüm olursa gelecek yaşlarımı da seveceğimi hissederek…
Dr. Nedim İnce
05. 06. 2012 / Mersin
Son yorumlar