preload preload preload preload

Hayal Kırıklığı


3rd Aralık 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göz attığımızda hayal kırıklığını; “çok istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmeyişinden duyulan üzüntü” şeklinde tanımlamaktadır.
Vikipedia’da ise hayal kırıklığı, bir insan beklentilerinin boşa çıkması halinde ortaya çıkan bir duygudur.
Ekşi sözlük, İTÜ sözlük gibi internet sitelerine baktığımızda, yazılanların ortaklaştığı yerin yukarıdaki tanımlar olduğunu görüyoruz.
Yani hayattan bir şeyler beklenecek ve o gerçekleşmeyecek.
O zaman hayal kırıklığının ana unsurlarından biri olan beklenti tanımı için tekrar Vikipedia imdadımıza yetişsin. Özet olarak şunu görürüz. Beklenti, herhangi bir konuda gerçekleşmesi istenilen veya umulan her türlü olguyu içeren duygudur ya da belirsiz şartlar altında olması en muhtemel sayılan şeydir; geleceğe ait bir inançtır.
Yazılanların hepsinin toplamında ise insanı görürüz. Evrimsel olarak üst basamaklara tırmanan insanın gelişen beyni, birçok yetenek kazandırmıştır ki en önemlilerinden biri soyutlama becerisidir.
Hafızasının ve onu anımsatacak eylemlerin yardımıyla geçmişi bu gün için kullanabilirken, bugünü de değerlendirip soyutlama kapasitesiyle geleceğe yönelik planlar yapabilmektedir. Plan denince ise devreye beklentiler; yani, “gerçekleşmesi istenilen veya umulan şeyler”, “belirsiz şartlar altında olması en muhtemel sayılan şeyler”, yani “geleceğe ait inançlar” girer.
Kısacası, modern yaşantıyla iyice kalabalıklaşan, karmaşıklaşan, doğallığından uzaklaşan günümüz insanının neredeyse her saniyesinde ama açık ama örtük bir şekilde işleyen bir yaşam tarzı ortaya çıkar; sürekli planlanan, umulan, beklenen, istenen bir hayat.
Üstelik nedenselliğin çok küçük bir kısmını kavrayabilen insanın; tümüne hakim olduğu yanılsamasıyla geleceği tahmin edebileceğine, beklentilerini gerçekleşme olasılığı çok yüksek oluşturabileceğine inancı da tam.
Bu durumda çok istemenin, çok beklenti içinde olmanın bir sakıncası da yok; nasılsa hayat bunları karşılayacak, planımıza saygı duyup yol verecek.
Öyle mi gerçekten!..
“Yaşamımızda böyle olmadığını çok sık görüyoruz.” Yanıtına pek fazla itiraz geleceğini sanmıyorum; o zaman sükut-u hayal bizim sıkı bir yoldaşımız. Türk Dil Kurumu, hayal kırıklığı sonucunda hissedilen duygunun “üzüntü” olduğunu yazsa onu da kapsayan daha geniş ve karmaşık bir olumsuz duygu durumu olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz.
Bir soru daha: “Planlar, beklentiler, istekler hep boşa mı çıkıyor?”
Tabii ki değil, yoksa çok binlerce yıl süren insanlık tarihi bu günlere gelmez, biz gündelik yaşantımızda hayatı sürdürme konusunda çok istekli olmaz, olsak bile devam ettirme de ciddi zorluklar yaşardık.
İnsan, hayatını, soyunu sürdürebilmek için belki de evrimsel bir beceri olarak hayatındaki planlarının tutması, beklentilerinin gerçekleşmesi üzerinde pek durmaz, onun yaşattığı olumlu duygular saman alevi gibi sönüp geçer; orada tehlike yoktur zira.
Diğer yandan hayal kırıklıkları, sükut-u hayal, derin izler bırakır ruhunda, zihninde, ki tehlike barındıran bu durumlardan kendini koruyabilme becerisi geliştirebilme bedelidir bu yaşamın.
Bir de sıkıcı bir hayattan kurtulmanın diyetidir “hayal kırıklığı”; her şeyin sizin denetiminizde olduğunu, hayatın akışının planlanandan milim sapmadığını, beklentilerin tümünün gerçekleştiğini bir düşünün…
Kabus olurdu herhalde…
Hayal kırıklığına övgü yoluna giren yazıyı; sizi sükut-u hayale uğratmadan burada bitireyim.
Dr. Nedim İnce
Mersin / 02. 12. 2014

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email