preload preload preload preload

Nereye Gidiyor


3rd Eylül 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

Trafikte kırmızı ışığa son anda yakalandı. Kısa süre sonra yeni araçlar sökün etti. Gayri ihtiyari yan otomobile bir göz attı. Önce arka koltukta yaprakları tavana değen bir saksı bitkisi gördü.
Kendi kendine; “devrilmeden nasıl duruyor bu saksı?” diye sorarken, arkasında kalmış 8-10 yaşlarında çocuk dikkatini çekti. Gündelik elbiseleri giydirilmiş yüzünden mutsuzluk okunan bir erkek çocuktu.
Direksiyonda kırklı yaşların başında olduğunu tahmin ettiği bir kadın sürücü oturuyordu. Yaş tahmininden pek emin olamadı zira ağır bir makyaja ağır bir giyim eşlik ediyordu.
Daha önceki deneyimleri, ağır makyaj ve giyimin, yaşı olduğundan büyük gösterdiğini ona öğretmişti.
Arka koltukta mutsuz bir çocuğun devrilmemesi için tuttuğu, yemyeşil yaprakları arabanın tavanına kadar uzayan bir saksı bitkisi, sürücü koltuğunda giyimi ve makyajı özel, gergin bir kadın sürücü ve sabahın erken saatleri…
Bu durum ilgisini çekti ve onu düşünmeye davet etti.
Tüm işaretler kadının önemli bir gün geçireceği bir yere gittiğini gösteriyordu.
Ama nereye?
İşe gidiyor gibi durmuyordu; makyajı sevdiğini varsaysak bile giyimi gündelik değildi çünkü.
Önemsediği bir kişiye bir kutlama için gidiyor olsa saksı bitkisi hediyesi ile birlikte; sabahın erken saati buna pek uymuyordu.
Burada konudan bir an uzaklaştı. Senelerdir saksı denince aklına çiçek gelirken son yıllarda çiçekçilerin çok büyük oranda sadece yaprakları olan saksı bitkileri satmaları nedeniyle bunun da değiştiğini düşündü. Ama burada fazla kalmadan konusuna döndü.
İş görüşmesi mi acaba diye düşündürdü direksiyondaki gergin hali; ama bunu da kısa zamanda kafasından uzaklaştırdı. Gerginlik araba kullanmaya bağlı da olabilirdi, üstelik iş görüşmesine saksı bitkisi ile gidilmezdi. Zaten çevresine göz gezdirdiğinde ne arabalarda ne de yayalarda gülen yüzler pek yoktu: gergin, mutsuz yüzler çoğunluktaydı.
Belki de çalıştığı iş yerinin açılışı vardı. O gün yaşayacağı telaşı hesaba katarak hediye çiçeğini sabahtan işe giderken götürüyordu.
“Her şey yolunda gider mi?”
” Unuttuğum bir şey var mı?”
“Çocuğu dolmuşla eve geri gönderirken sorun yaşar mı?”
Gibi; zihninde uçuşan sorular belki de onu bu kadar gergin yapıyordu sabah sabah…
Ve sabah sabah ışıkta ilk durana ne oluyorsa?..
Bunca düşünceyi ışıktaki otuz saniyeye sığdırıyordu…
Dr. Nedim İnce
Mersin / 02. 09. 2014

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email