preload preload preload preload

Önlenebilir Ölümler


9th Eylül 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

2014 Ocak ayı doksan yedi, Şubat seksen iki, Mart yüz yirmi iki, Nisan yüz yirmi bir, Mayıs dört yüz on yedi, Haziran yüz kırk altı, Temmuz yüz yirmi yedi, Ağustos yüz elli sekiz…
Birçok çevreden artık cinayet diye adlandırılan iş kazalarında ölen insanların sayısıdır yukarıda yazılanlar. Çalışma ve iş güvenlik yasalarında yapılan her değişiklikte çalışan lehine olan kazanımlarının bazılarının ortadan kaldırılması yanı sıra mevcutların bile uygulanmasında işçi lehine olanlarının hayata geçirilmemesi ve kamu otoritesinin bunu engelleme yolunda yeterince çaba göstermediği algısı, kaza tanımın cinayetle yer değiştirmesine davetiye çıkardığını söylemek mümkündür.
İstanbul Tabip Odası’nın aylarca önce “Bu inşaatlarda önümüzdeki günlerde 8-10 işçi ölebilir” kehaneti ne yazık ki doğru çıktı.
Yıkılan Ali Samiyen stadı yerine yapılan çok katlı lüks konut inşaatlarında işçileri taşıyan asansörün 32. kattan yere çakılması sonucunda resmi açıklamalara göre on işçi yaşamını yitirdi.
İstanbul Tabip Odası yöneticileri kahin mi ki kehanetleri birkaç ay sonra gerçekleşti?!.
Tabii ki değiller. Bilim ışığında yetişmiş, onun yol göstericiliğinde, nesnel bir şekilde yaşamı anlamaya, bu günü ve geleceği anlamlandırmaya çalışan bilim insanları olan hekimler meslekleri gereği iş güvenliği ve işçilerin çalışma koşullarını yakından izlemektedirler. İş güvenliğindeki eksikleri, uygulamadaki aksaklıkları, denetimdeki yetersizlikleri ve çalışma koşullarının elverişsizliklerini gördüklerinden “görünen köy kılavuz istemez” misali tüm bunların doğurabileceği olumsuz sonuçlara dikkat çekmişler; Soma faciasının oluşturduğu duyarlılığın bu sesin duyulup önlen alınabileceği umuduyla…
Ne yazık ki bu ses duyulmadı, gerekli önlemler alınmadı ve 10 canımız inşaatın en alt katında param parça oldu; demir, kan, et, kemikten müteşekkil bir harç olarak çıkarıldılar düştükleri yerden.
İlk paragraftaki sayılar Avrupa’daki şampiyonluğumuzla yetinmediğimizi Dünya şampiyonluğuna göz diktiğimizi gösteriyor bize: Ölümlü iş kazaları ve bu kazalarda yaşamını yitiren işçi sayılarında…
Son yıllarda tüm dünyayı saran bizim ülkemizde de ülke yönetimince kusursuz uygulanmaya çalışılan neoliberal ekonomik sistem, dünyadaki ekonomik kriz derinleştikçe daha da vahşileşmiş bir şekilde uygulanmaktadır. Para daha çok para için doğal kaynaklar yağmalanırken artık bir doğal kaynak olarak görülen insan ve emeği de bundan nasibini almaktadır.
İnsanın, para kazandırma dışında bir değeri kalmadığı bu sistemde bir yandan ücretler düşürülür, çalışma koşulları ve iş güvenliği maliyeti en düşük seviyede tutulurken, diğer yandan “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” misali kırlar kentlere boca edilip gidenin yerine yenisi konur. bir
Ne diyor onlarla aynı inşaatta çalışan ve bu son kazada 19 ve 25 yaşında iki evladını kaybeden baba: “Benim çocuklarımı Allah verdi, Allah aldı, çocuklarımın ölümü için nur yağdı İstanbul’a(..)”
Ve o inşaatta arkadaşlarını yitirmiş işçi ne diyor iş kazasını protesto edenlere müdahaleye hazırlanan polislere: “Öleni geri getirebilir misiniz? Yarın bir gün sizin de kardeşiniz olabilir bu inşaatlarda. “Sizden tek isteğim: Biber gazı atmayın. Bırakın sesimizi duyursunlar. Bırakın işçiler yapamıyorsa bu arkadaşlar sesimizi duyursun.”
Artık bana da denecek söz kalmıyor.
Dr. Nedim İnce
Özdere / 08. 09. 2017

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email