preload preload preload preload

Organ Bağışı


6th Kasım 2012 Köşe Yazıları 0 Comments

Cadde dalgın dalgın yürürken köşe başında bir stant dikkatini çekti. Üzerinde bir takım kâğıtların olduğu masanın arkasında giyiminde sağlık personeli olduğu anlaşılan güleç yüzlü bir kadın oturuyordu. Kendini standa oturur buldu. Sanki gizemli bir güç onu oraya çekmişti.
Ülkesinde organ nakli yapan merkezler yaygınlaşmış ve ihtiyacı olan insanlara yetecek düzeye gelmişti. Ancak bir sorun vardı; nakledilecek yeterli organ bulunamıyordu. İşte oturduğu stant insanları organ bağışı yapmaya davet eden ve bu işlemi gerçekleştiren bir yerdi.
Görevli personel sıcak bir kibarlıkla organ naklinin önemini ve organ bağışlarının taşıdığı anlamı anlatıyordu kendine geldiğinde. Zaten kontrolünü daha oraya otururken kaybetmişti. Ne yapması gerektiğini sordu. Sadece gerekli bilgileri verecekti. Görevli emekçisi organ bağış formunu büyük bir dikkatle doldurdu. Sorulan her soruya yanıt verirken daha da derinleşen bir esriklik yaşıyordu. Ve formu imzalarken bu daha da belirginleşti: ölüm gerçeği ile çırılçıplak karşı karşıyaydı ve ölümü sonrası için ilk defa somut bir şey yapıyordu.
Organ bağış kartını cebine yerleştirdiğinde büyük bir rahatlık duydu. Gerçek dünyaya tekrar dönmüştü. Rahatlığın nedenini sorguladı kendi kendine; ulvi bir şey yapmanın rahatlığı mıydı? Olabilir di ama o daha yaşarken ulvi olduğu söylenen birçok şey yapmıştı. Başka bir şey olmalıydı.
Galiba buldum, dedi; bu gün ölümün ötesine geçtim: ben bu dünyadan göçtükten sonra işlemeye başlayacak imzam sayesinde…
Bu düşüncenin öldükten sonra alınacak organlarının, nakledileceği, hayata yeniden merhaba diyecek insanlarda yaşamasına bağlı olduğu akla gelir öncelikle; yanlış da olmaz ama o bundan çok ölümden sonra da bedeni hakkında verdiği kararla onun ötesine geçtiği duygusu daha ağır basıyordu.
Kaldı ki organlarının alınabilme olasılığının milyonda 20–30 olduğunu biliyordu; çünkü bu dünyayı yoğun bakımda, ciddi bir tıbbi tedavi altında diğer organları sağlamken gelişen beyin ölümü sonucunda terk ettiğinde ancak organları alınıp başka hayatlarla buluşturulabilirdi.
Aklına, ya yaşama şansı olup hayata tekrar dönebilecek iken yanlışlıkla beyin ölümü tanısı konup da yaşam destek ünitesinden çıkarılıp organlarım alınabilir mi ya da beyin ölümü tanısı doğru olsa da tedavi ile düzelebilir mi? sorusu geldi; yanıtı da görevli kişiden: beyin ölümü bir sağlık kurulu tarafından ve gerekli tetkiklerle kesin olarak saptanabiliyormuş ve beyin ölümünden sonra geri dönüş yokmuş; tüm tedavilere ve yaşam destek ünitesine rağmen 1 hafta içinde kalp de duruyormuş. Bir ayrıntı daha: beyin ölümü kararını veren ekip organ nakli yapan ekipten tamamen farklıymış.
Organ bağış kampanyasını yapan ve görev alanlara teşekkür etti içinden defalarca: bir yandan ölümlerden yeni hayatlar kazandırabilme çabaları için, diğer yandan bugün bunları yaşama ve başkaları ile paylaşma fırsatı verdikleri için…

Dr. Nedim İnce
Mersin / 06. 11. 2012

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email