preload preload preload preload

Seatlle’da Bir Cumartesi


21st Mayıs 2013 Köşe Yazıları 0 Comments

Vancouver Kanada’nın Pasifik kıyısındaki yani batı yakasında en Güney’de bulunan kenti iken Seattle ABD’nin yine batı tarafında yani Pasifik sahilinde en Kuzey’deki kentidir. Bu coğrafi yerleşim her iki kentin komşu olmasını sağlamıştır.
Bu komşuluk benim ABD vizesi varlığı ile birleşince Seattle’a ziyaret mümkün hale geldi. Burada tanışıp kısa zamanda kaynaştığım Pınar- Rami çiftinin mihmandarlığında gerçekleşen günü birlik ziyaret, anı sandığını zenginleştiren bir etkinlik olarak yaşanmışlıkların arasında yerini aldı.
Her ikisi de bilgisayar mühendisi olan Pınar ve Rahmi, yaklaşık 9 sene önce bu ülkeye göçmen statüsü ile gelip şu anda vatandaşı olan ve burada yaşantılarını başarılı bir şekilde sürdüren sevimli, sıcak bir Türk ailesi. Onların içten ilgisi, övgüye değer misafirperverliği memleket hasretine katlanmamı kolaylaştıran en önemli etkenlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Yola sabahın 7’sinde çıktık. Rami, sınırdan geçişin kolay olduğunu, ama ABD’nin daha ucuz olması nedeniyle hafta sonu Vancouver’ın Seattle’a aktığını söyledi. Bu da günün ilerleyen saatlerinde sınırda uzayan kuyruklara yol açıyormuş. Sabah erken yola çıkarak bu kuyruklardan kurtulmak istedik, ancak kısmen başarılı olabildik; 2 saatlik bir bekleyişten sonra ABD’ye ayak basabildik.
Sınırdan Seattle yaklaşık 160 km uzaklıkta. Bu arada birçok alışveriş merkezleri mevcut. Birine uğradık ve beklediğimiz kuyruğun nedenini daha iyi anladık: arabayı park edecek yeri ancak otoparkın yeni yapılmış ikinci katında bulabilerek…
Yüzlerce mağaza adeta arı kovanıydı ve bu manzara tüketim toplumu kavramının içini dolu dolu dolduruyordu.
Yolumuza devam ettik, otoban İstanbul çevre yolundan farksızdı, trafik yoğun ama yine trafik durumunu bildiren kavramla söyleyeyim; akıcıydı. Gökdelenler daha uzaktan kent merkezine yaklaştığımız haberini verdi. Şehre girdiğimizde ise bizi karşılayan büyük caddeler, geniş ve kalabalık kaldırımlar, mağazalar, restoranlar büyükçe bir ABD kentine hoş geldin diyordu.
Seattle 650.000 nüfusu ile ABD’nin eğitim seviyesi en yüksek kentlerinden biri. Boing, Microsoft, Starbucks gibi dünya markalarının merkezi olmasının tesadüf olmadığını gösteriyor bize bu bilgi: ve de eğitimin önemini…
Gezilecek yerleri dolaştıktan sonra oturduğumuz Cheesecake Factory’de bir yandan cheescakelerimizi yerken bir yandan da orada yaşayan, buluştuğumuz Türk dostlarla yarenlik ettik ve sıla hasreti giderdik. Ve orada da gördüm ki “insan gittiği yere kendini de götürüyor” ve uzunca bir süre sonra “yeni bir kendi” olsa da bu eskinin ufak tefek değişikliğinden başka bir şey olmuyor.
Genellemek ne kadar olası bilmiyorum ama dünyanın neresine giderseniz gidin hasret giderebilecek oraya yerleşmiş bir Türk’e rastlayabilirsiniz hissini yaşadım Seattle’da.
Akşam dönüşte tekrar Kanada’ya girdiğimizde Pınar ve Rahmi “evimize döndük” dedi, vücut dilleri, eve dönmenin rahatlığını teyit ediyordu. İşin ilginci onlar kadar olmasa da ben de benzer duyguları hissettim. Ve bunun “yeni bir kendi” olmaya örnek olabileceğini düşünürken, aidiyet duygusunun insanlar için ne kadar önemli olduğuna bir kez daha tanıklık etmiş oldum.
Gece yarısı artık ‘bizim’ kentimizde Vancouver’daydık, anılar sandığına keyifli hatıralar yüklemiş olarak…
Dr. Nedim İnce
Vancouver / 20. 05. 2013

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email