preload preload preload preload

Üç Kuka


3rd Nisan 2012 Köşe Yazıları 0 Comments

Uzun süredir yazmayı düşündüğüm “Üç Kuka”nın öyküsü bu güne kısmetmiş. Kukadan kastım hani şu yollara konan koni şeklinde turuncu beyaz renkli insan yapımı aletlerdir. Açıklama gereği duydum, zira birçok başka nesneye verilmiş bir ad olduğunun da farkındayım.
Evden işe gitmenin 3 farklı seçeneği mevcut şu anda. En yaygın kullandığım deniz kenarındaki 3 geliş 3 gidiş şeride sahip sahil yoludur.
O sahil yolu ki; kilometrelerce uzanan, tanrının bu kente bahşettiği ama yaşayanlarının değerini bilemediği muhteşem kumsalın ve denizin kayalarla, toprakla doldurulması sonucu elde edilen yapay kara parçasına yapılmıştır ve de yöneticileri tarafından gurur kaynağı olarak gösterilmektedir.
Doğanın binlerce senede oluşturduğu bu tabiat harikasını yok etmek için trilyonlarca para harcanırken denizi kentsel atıklardan kurtarmak için para bulunamamış; kirlenen denizin çığlıkları sonrasında borç paralar alınarak arıtma yaşama geçirilebilmiştir.
Bir yandan zenginliğimizi yok etmek için para harcarken diğer yandan kirlettiğimiz denizi temiz hele getirmek için daha fazla para harcama konumuna gelmiş, kısıtlı kaynaklarımızı; kullanmayı çok sevdiğimiz bir kavramla “verimli” bir şekilde değerlendirmişiz.
Sahil yolu kent merkezine üç şerit yaklaşırken bir anda tek şeride inmektedir: bağlandığı bulvara geniş bir kavşakla kavuşamamasına şaşırmak pek garip olur…
Sabah mesai trafiğinde yoğunlaşan araçlar üç şeritten bir inilen birleşim yerinde uzunca tek sıralık kuyruk oluşmasına yol açmaktadır.
Tek sırayı başkasının hakkına saygıyı içselleştirmiş, kent yaşamının gereklerini yerine getirme sorumluluğunu benimsemiş insanlar oluştururken; 3 araba öne geçmeyi, o sıkışıklıktan 2 dakika önce kurtulmayı “marifet” sananlar ise kuyruğun sağından solundan dalmakta, sıradaki çoğunluğun “hayır dualarını” alarak yollarına devam etmektedirler: arkalarında “dakika bir gol bir” gerginliğe ile iş yaşamına başlayacakları bırakarak…
Kuyruğun uzunluğuna ve akış hızına bakarak 3 kukanın görev başında olup olmadığını anlarım.
3 Kukanın, bağlantı bulvarındaki en sağ şeridi kapatıp sahilden gelen tek şeridin sürekli akışına tahsis ettiği günlerde, kuyruk çok daha kısa olmakta, hızla ilerlemekte ve asap bozucu uyanıklara çok az fırsat tanımaktadır.
Kukaların bazen iş başında, bazen de kenarda olmasını sağlayanlar o anda oradaki görevli trafik polisleridir.
Filozofların birçok derdi yanında insanı tanımlama gibi bir çabaları da olmuştur. Birçok betimlemeden biri de Karl Marx’ın yaptığıdır: “İnsan alet kullanan bir hayvandır.”
Kukalar doğru bir şekilde kullanılan aletler olduğunda ve bunu gerçekleştiren insan takipçiliğinde kararlılık gösterdiğinde; kuyruk kısa olmakta, hızlı akmakta, fırsatçıya olanak tanınmamakta, işe gergin başlama olasılığı azalmaktadır…
Olumsuz yanıt çağrışımlarına davetiye çıkaran“Bir insan ne yapabilir ki?” sorusuna olumlu yanıtlar olabileceğine dair somut bir örnek olması açısından bu gözlemimi yazıya döktüm.
Gündelik yaşamımızı güzelleştiren de çekilmez kılan da “bir insanın yapabilecekleridir” gerçeğine dikkat çekmek için bu yazıyı kaleme aldım.
Bir insan çok şey yapabilir…
Bir insan hiçbir şeydir…
Karar sizlerin!

Dr. Nedim İnce/ Mersin / 02. 04. 2012

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email