İnsan beyni soyutlama kapasitesi, sayı kavramını geliştirecek düzeye gelince; çevresini tanımlama, sınıflama yeteneği kazanır, yaşadığı ortam hakkında ürettiği bilgileri arttırırken bunları sistematik hale getirir ve bilim cılız da olsa ilk adımlarını atar.
Bilgi ve bilimsel niteliğinden henüz oldukça uzaktaki bilim çok küçük bir azınlığın elinde kalır bin yıllar boyunca. Elindeki gücün farkında olan bu azınlık onu kendi seçtiği çok az kimseye aktarır.
Bilgi düzeyiyle birlikte bu kapalılık, uzun süre felsefeyle içli dışlı olan, çağdaş felsefeden sonra yolları ayrılan mistisizmi yani gizemciliği doğurur. Mistisizm binlerce yıldır güçlü bir dünya görüşü olarak insanları etkiledi ve etkilemeye de devam etmektedir.
Mistik dünya görüşleri, birçok noktada ortaklaşsa da ayrıntılarda onlarca dala ayrılmaktadır.
Sayıların gizemi hemen hepsinin ortak noktalarından biridir. Bazılarında aynı sayıya farklı anlamlar yüklense de, sayıların gizemi çoğunlukla bir birine benzerdir.
Dünya, ilk çığlığı bırakışımdan bu yana 64 kez döndü Güneş’in etrafında. İnsanlık tarihi için kıyasla tanımlanamayacak kadar kısa olan bu süre, kişisel tarihimde hatırı sayılır bir sayıyı oluşturuyor.
Ben de sayının hatırını sayayım ve sayıların gizemine bırakayım kendimi, dedim.
Pisagor’la başlayalım. Pisagor ve öğrencileri her şeyin matematikle ilgili olup sayıların nihai gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin edilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmışlardır.
Pisagorculara göre 4, tanrısal gücü simgeler; iki ile ikinin toplamı olan, çifte ikiliğin ve evrensel ölçünün sayısıdır.
6 ise organik ve hayati varlıkların türlü şekillerini gösterir.
Pisagorcular için 10’nun önemi de her türlükuşkunun ötesindeydi, her şeyi kapsayan, her şeyi sınırlayan “ana” olarak kabul edilirdi on. Yaşamın ilkesi ve yol göstericisidir. Göksel ve tanrısal olduğu kadar insanidir de. Eğer 10 olmasaydı her şey belirsizlik içinde ve karanlıkta kalırdı.
4 sayısı üzerine söylenen başka şeyler de vardır. 4 yön, 4 köşe gibi…4 aynı zamanda maddi düzen demektir. Dengenin, mükemmel uyumun, birliğin sayısıdır. ‘Zevkten 4 köşe’dir, ‘Dört dörtlük’tür.
Japonya’da ise 4 sayısı için biraz farklı düşünülür: aksilik, ayrılık getirmektedir dört. “Ölüm” anlamına da geldiğinden, onu telaffuz etmekten kaçınırlar.
6’ya gelince,yaratılmış dünyanın mükemmel sayısıdır. O kadar ki Tanrı dünyayı 6 günde yarattığı için mükemmel değildir 6; sayı mükemmel olduğu için Tanrı dünyayı 6 günde yaratmıştır. Doğadaki ideal inşa edici ilke olarak gözükür altı, en bilinen örnekler görenleri hayran bırakan petek ve kar tanesidir.
3-6-9 döngüsündeki bilgelikte; tohum, çiçek ve meyvenin sırrında, 6 tohumun potansiyelini açığa çıkaran çiçektir: “3 tohumdaki potansiyel yaşam, 6 potansiyelin açığa çıkarak çiçeklenmesi, 9 ise meyveyi tadanların erdiği bilgeliktir.”
10 ise tamlık ve mükemmellik sayısıdır. Sayma işlemini yaptığımız parmakların sayısı olduğu için de yüksek bir payeye sahiptir. ‘On parmakta on marifet’tir.
64, şu anda benim için en önemli sayı, her zaman oyunla ve yazgıyla bağlantılıdır. Oyun sayısıdır. Satranç 64 karelidir örneğin. Hint kökenli satrançtan olsa gerek Kadim Hint öğretisine göre bir insanın 64 farklı sanatta usta olması gerekir.
Gördüğünüz gibi işim çok zor.
Dört dörtlük bir uyum görevini ve potansiyelimi açığa çıkarma çabamı, mükemmel bir şekilde, belirsizliğe imkan tanımdan, tam olarak yapmam, oyuna da yer açarak birçok alanda ustalık için daha çok çalışmam gerekiyor…
Yakınıyor değilim.
‘Başa gelen çekilir’ der, kabullenir ve elimden geleni yaparım…
Nedim İnce
Ayvalık / 02. 06. 2021
Deftere Yazanlar
Tarih Haziran 3rd, 2021
Dünya, ilk çığlığı bırakışından bu yana 64 kez döndü Güneş’in etrafında öyle mi? Ne güzel. Bir 64 daha dilesem çok mu olur acaba?
Düşününce bazı şeylerin sayıca çok olmasının önemi yok bence. Sağlığın, huzurun, sevdiklerinin iyi olmalarının, elde ve ayakta olmanın öneminin çok daha anlamlı olduğunu görüyorum.
Yaşamından zevk aldığın yılların çok olsun, mutlu ol.