Hayat dediğimiz şey yaşadıklarımızın bütünüdür. Bu bütünün bir parçası olmamıza rağmen onun üzerindeki kontrolümüz düşündüğümüzden de azdır.
Bu hem iyi hem de kötü…
İyi; her şeyden kendimizi sorumlu tutmaktan kurtarıyor…
Kötü; nasılsa bir şey yapamıyorum diyerek her şeyi oluruna bırakmaya, pasif olmaya davetiye çıkarıyor…
Gözden kaçabilen ise hayatın akışındaki kısmı kontrolümüzün yarattığı muazzam etki…
Irmağın akışını değiştiremeyiz, onun gücüne karşı çıkarak bir şey yapamayız. Ama çırpınıp yakınmak, ya da tamamen kendimizi akıntıya bırakmak yerine onu kullanarak istediğimiz hıza ulaşabilir, arzuladığımız kıyaya çıkabiliriz.
Hayatımızı, genel akış içinde çekilmez bir şekilde yaşayabilir ya da bilinçli dokunuşlarımızla güzelleştirebiliriz.
Hayatı güzelleştiren birçok insanla tanışıyor, hayatı nasıl güzelleştirdiklerine tanık oluyoruz.
Bunun bir örneğinden söz edeceğim, bir zamanlar yaşadığım.
Bu güzelliği yaratan ve yaşatanlardan biri Edremit Körfezine inanılmaz katkılar sunan, insan nasıl bir şey olmalı sorusuna mükemmel bir yanıt olan, şu anda sonsuz yolculuğuna devam eden İskender Ağabeyim, İskender Azatoğlu’ydu.
O zaman yazdığım yazıyla onu bir kez daha minnetle anmak istiyorum.
“Geçtiğimiz hafta sonu minik dokunuşların yarattığı güzelliklere tanık olduk.
Edremit’in eski bir evinin bu dokunuşlardan nasibini aldığını gördük: Mavi Ev Cafe…
Kadın duyarlılığı mekanın her yerine sinmişti. Ev yapımı börek ve çörekler, atıştırmalıklar müşkülpesent gurmeleri de memnun edecek lezzetteydi.
2013 yılında faaliyete geçen, sipariş pasta, doğum günü vb.. özel organizasyonlara ev sahipliği yapan Mavi Ev Cafe, bunları yeterli bulmamış; gönüllere de hitap edecek bir etkinliğe kapılarını açmıştı.
Sevgili Leyla Tunç Yeltin, Samiye Birkol ve Ender Birkol’un karakalem ve yağlı boya tablolarından oluşan sergiyle tam bir görsel şölen yaşadık.
Yaşamları boyunca dokundukları her şeyi güzelleştiren Sevgili Sema ve İskender Azatoğlu, kaleme aldıkları “Assos’tan Ayvalık’a İda’dan Madra’ya Doğa ve Kültür Gezi Rehberi” kitabı üzerine harika bir söyleşi gerçekleştirdiler. Körfezin mitolojisi, doğası ve kültürü hakkında anlattıklarını dinleme ayrıcalığını elde ettik.
Bu güzel insanların bu bölge için hazırladıkları projeyi büyük bir heyecanla dinledik.
Ve anladık ki; körfezde sürdürülebilir ekoturizm için büyük bir potansiyel var ve minik dokunuşlarla bu hayata geçebilir. Diğer yandan da bir o kadar bu potansiyeli yok edecek tehlike de olduğunu gördük: Betonlaşma, arıtma sorunları, madencilik faaliyetleri ve çevre kirliliği…
Körfezde yaşayan insanların ekoturizm için ısrarlı talep ve takiplerine yerel yönetimler cevap verir, gereğini yerine getirirse merkezi yönetimin de duyarsız kalamayacağı düşünülebilir.
Hafta sonu hayatı güzelleştiren ve daha da güzelleştirmek için gayret eden bu güzel insanlara ve onlar gibi çaba gösteren tüm insanlara selam olsun!..”
Selam olsun!
Dr. Nedim İnce
Ayvalık / 31. 05. 2023
Son Yorumlar