İÇİME DOĞMUŞTU
Ömrünün yetmiş yılına yakınını geçirdiği bu evde artık yalnız yaşıyordu.
Çocuk sayılacak yaşta geldiği bu kalabalık evde ne kalabalıklar görmüştü.
Önce görümceleri gitti teker teker…
Kendine itiraf etmiyordu ama için için sevinmişti. O küçük kerpiç evde kendine biraz nefes alacak yer kalmıştı.
Sevinci uzun sürmedi; neyse ki başka bir sevinç aldı yerini. Evi ardı sıra çocukları doldurmaya başladı.
Yer sofrası yine kalabalıklaşmıştı. Tarla işleri zaten zorluydu şimdi artan ev işleri de daha zorlamaya başladı kendisini.
Çocukları büyüdükçe rahatladı; sevinç anları da…
Önce ilk çocuğu okumak için evden uçtu; zor alıştı…
Nasıl zor olmasın daha ana kuzusuydu o…
Sonra kocasının babası benden bu kadar deyip bıraktı bu dünyayı.
Derken diğer çocukları ya evlendi ya da üniversite okumak için gitti evden…
Koca evde kocası ve onun annesinden başka kimse kalmadı.
O da kalmadı…
Kaldı EdiyleBüdü…
Şimdi o da yok…
Kerpiç evi yıkıp yerine yaptıkları koca evde kaldı yapayalnız…
Bugün içi kıpır kıpır; diline eski bir şarkı yapışmış mırıl mırıl.
İçime doğdu geliyor, çocuklarımdan biri geliyor, diye için için seviniyor.
Çoğu zaman hayal kırıklığı izlese de böyle anları; yılmadan devam ediyor.
Ve bir gün bir çocuğunu gördüğünde karşısında…
‘İçime doğmuştu, biliyordum geleceğini’ diyerek sevinçle boynuna sarılıyor…
İçime doğmuştu, içime doğmuştu, fısıltılarına eşlik edem mutluluk gözyaşlarıyla…
Nedim İnce
Ayvalık / 21.01. 2021
Son Yorumlar