preload preload preload preload

Ne Olacak Bu Dünyanın Hali


11th Haziran 2014 Köşe Yazıları 0 Comments

1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.

Her yıl bu tarihte yoğun olarak çevre konuşulur. Gamlı Baykuşlar feveran eder: “ Dünya ölüyor! Dünyayı yok ediyoruz!” diyerek. İyimserler ise :” Hadi oradan, siz ne bilirsiniz ki? Her şey güllük gülistanlık, siz felaket tellallığı yapan servet düşmanlarısınız!” diye karşı söylemde bulunur.

Bilim insanları gün be gün atmosferi, iklim hareketlerini, tarımı, suyu kısaca insanı ve tüm canlıları sarıp sarmalayan dünyayı takip etmektedir bilimsel yöntemlerle. Buldukları sonuçları da insanlarla paylaşmaktadırlar.

Paylaştıkları hoşa giden şeyler olmamaktadır uzun yıllardır. Gelecekle ilgili çıkarımları felaket habercisi niteliğindedir.

Ve o tahminler bir ucundan gerçek olmaya başlamıştır: Seneler önce küresel ısınmadan söz ederken ki henüz iklime hissedilir bir yansıması yoktu, kuraklık ve sel döngüleri var ufukta denmişti. Fırtınaların sayısı ve şiddeti artacak, kasırgaların çoğalacak, daha da yıkıcı olacak öngörüsünde bulunmuşlardı. Hafızanızı yoklayın, ya da artık internet arama motorları var ona başvurun zahmetsizce, bunların dünyanın gündemi olmaya başladığını anımsar, görürsünüz.

Sırada tarım, yani besin üretiminin olduğuna işaret edilmektedir ve denmektedir ki: Küresel ısınma, dünyanın su rejimini, bitkilerin yetişme koşullarını değiştirdiğinden besin üretimini de olumsuz etkileyecek, şimdi yoğunlukla Afrika’nın ayrıcalığı olan açlık, dünyaya yayılarak bu ayrıcalığa son verecektir.

Toprak kirlenerek, su azalması yanı sıra niteliği bozularak, hava hava olmaktan çıkarak çevreye yapılan bu saldırıdan nasibini almaktadır.

Tüm bunlara neden olan insan davranışlarıdır. İnsanın bencilliği, tüketim hırsıdır. Bu cümle çok bilindik ve akla yatkındır. Ancak eksiktir. İnsanın bencil tarafı olduğu gibi elseveler tarafı da vardır. Tüketimi sevdiği kadar üretmekten de sevinç duymaktadır. Onun bencil ve tüketici tarafını sürekli besleyen, coşturan ve sonra olanlardan da sorumlu tutup aradan sıyrılan Kapitalist sistemdir. Onun kar uğruna yapamayacağı; dünyayı yok etmek de dahil, özelliğidir.

Gamlı Baykuşları felaket tellallığı ile suçlayan iyimseler işte bu sistemden beslenen onun temsilcileridir.

Nedeni de açıktır, bilim insanları dünyanın bu tüketim temposuna dayanamayacağını, kısa sırada acı verici süreçlerle yok olacağını söylemekte ve kısılmasını önermektedir. Kar’ın azaltılmasını gerektiren bu öneri felaket tellallığı değil de nedir sermaye için…

Size söyleyeyim; yok olan dünya değil. İnsanların ve birçok canlının yaşam koşullarıdır bozulan, yokluğa doğru yol alan. Milyonlarca canlı türüne ev sahipliği yapmış dünya, ve yok oluşlarını seyretmiş. Kendini bir şey sanan ve ona şimdiye kadar en çok müdahaleyi yapan insan yok olsa ne olur yok olmasa ne olur…

Çevre konusunda araştırma yapıp uyarılarda bulunan bilim insanlarının, korunması için militanca mücadele veren insanların, örgütlerin emekleri çok değerlidir. Ancak bunun nedeni olan dünyanın şu andaki ekonomik sistemi, insanlar tarafından değiştirilmediği sürece sonu geciktirmekten öte bir anlamı olmayacağını söylemek mümkündür.

Umudum, çevreye yönelik emeklerin kazandırdığı zaman diliminde, insanın elsever yanını pekiştiren, tüketiciliğini doğal gereksinimleri seviyesine indiren bir ekonomik düzeni kurar insanlar ve sadece kendi soyunu değil birçok canlının soyunun da devam etmesine olanak sağlarlar.

Dr. Nedim İnce
Mersin / 09. 02. 2014

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email