preload preload preload preload

Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü


3rd Mayıs 2015 Köşe Yazıları 0 Comments

Günümüzde kısaca “İşçi Bayramı”, “Emek Bayramı” olarak adlandırılan ve tarihte yerini “İşçilerin Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” ismiyle alan bir 1 Mayıs’ı daha geride bıraktık.
1977 yılında DİSK önderliğinde İstanbul Taksim Meydanında,Türkiye’nin dört bir yanından gelenlerle birlikte rekor bir katılımla; büyük coşkuyla ve tam bir bayram havasında kutlanan 1 Mayıs;miting bitmek üzereyken halen resmen aydınlatılmamış büyük bir provokasyonla kanlı bir şekilde sona erdi. Resmi rakamlara göre 34 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı bu miting nedeniyle Taksim Alanı, emek cephesi için tarihi ve duygusal bir anlam taşımaya başladı.
Emekçiler için simgesel bir değeri olan Taksim Meydanı, o tarihten bu yana 1 Mayıs kutlamaları için vazgeçilemezler arasındadır. Emekçi sınıf ile siyasi iktidarın ilişkisinin turnusol kağıdı özelliğini taşımaktadır Taksim Alanı her yıl, 1 Mayıs’ta. İlişkiler gergin değilse kutlamalara izin verilmekte ve alan bir bayram yerine dönmektedir. Tersi durumda ki bu sene onlardan biriydi ve bu yıl da kutlamayı orada yapmak isteyen emek örgütleri ve emekçiler polis şiddetiyle engellendi; ardından yüzlerce yaralı ve bir o kadar gözaltına alınan emekçi bırakarak…
Aslında emek ile sermayenin arasındaki çatışma; emek ile sermayenin bir birinden ayrıldığı çok eski tarihlere dayanır. Ve çatışma kendini,örgütlü, örgütsüz emekçilerle, genellikle sermayenin tarafında olan siyasi iktidarın yönettiği devlet aygıtı arasında gösterir.
1850’li yılların başında kendini iyice hissettiren endüstri devriminin vahşi kapitalizm ile patlayıcı karışımı, bir yandan yoksul işçi sınıfını yaratır ve büyütürken, bir yandan çalışma koşullarını daha da ağırlaştırmakta ve gözle görülen zenginlikten pay vermemekte ısrarlı olmaktadır.
Örgütlenen işçiler öncelikle günlük mesaiyi 8 saate çekme mücadelesine giriştiler. Bunun için ilk kitlesel işçi eylemi 1856 yılında Avustralya’nın Melbourne kentinde gerçekleştirildi.
1880’li yıllarise ABD ve Kanada’da işçilerin sendikalarda hızla örgütlendiği yıllar olarak tarihe geçer ve mücadeleyi de yükselttiği…1 Mayıs 1886 tarihinde Amerika İşçi Konfederasyonu, 8 saatlik işgünü için ülke çapında genel greve gitti. Sokak çeteleri ile anlaşan patronlar polislerin de desteği ile karşı saldırıya geçti. Birçokçatışmada işçiler öldürüldü. Buölümleri proteste mitinginde kimin tarafından konulduğu hala bilinmeyen (1977 1 Mayıs Taksim’i anımsayın) bir bombanın patlaması sonucunda birçok polis öldü. Bu provokasyon insan avı için uygun bir ortam oluşturdu. Masum birçok işçi lideri gözaltına alındı. Sekizi idamla yargılandı ve dördü de idam edildi.
Bunlardan asılan Albert Persons, idamdan kurtulması için özür dilemesi istendiğinde; tarihe geçen şu cümleleri etti: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Asılırsam bir cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım”
1889 yılında Brüksel’de toplanan II. Enternasyonal’de, Fransız İşçi Delegesinin önerisiyle; 1 Mayıs, tüm dünyada “Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan edildi.
Ve dünyada ilk kutlama 1 Mayıs 1890 yılında yapıldı.
Ülkemizde ise ilk 1 Mayıs kutlaması 1905 yılında İzmir’de gerçekleştirilmiş, daha sonra ülke çapında neredeyse her sene kitlesel olarak kutlanması sürdürülmüştür.
Dillere destan 1 Mayıs Marşı, Sarper Özsantarafından yazıldı ve bestelendi. Başlangıçta, BertholBrecht’in Maksim Gorki’nin Ana romanından uyarladığı ve Ankara Sanat Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu tiyatro oyunu için hazırlanan bu marş, daha sonrageniş kitleler tarafından benimsendi.
“Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde”
Dizeleriyle başlayan 1 Mayıs Marşı, ülkenin dört bir yanındaki meydanlarda, emekçilerin gür ve coşkulu sesiyle her yıl yankılanmaktadır.
Yaşasın 1 Mayıs!..
Dr. Nedim İnce
Mersin / 02. 05. 2015

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email