preload preload preload preload

Bir Yastıkta 45 Yıl


19th Eylül 2023 Köşe Yazıları 0 Comments

Marifet midir bilmem, hayat arkadaşım Hülya ile bir yastığa baş koyalı kırk beş sene geçti. Ailemiz ve yakın dostlarımızla doğup büyüdüğüm köydeki evin avlusunda bir araya gelip küçük bir törenle Hülya’yla birlikte geçirdiğimiz kırk beş yılı kutladık.

İki kişi başladığımız yaşam yolculuğuna önce Ulaş kısa bir süre sonra da Çağdaş katıldı. Üniversite çağlarına kadar devam eden kare önce Ulaş’ın sonra Çağdaş’ın evden uçmasıyla sürekliliğini yitirdi yitirmesine de arada tamamlanmasının doyum olmaz mutluluğunu getirdi.

İki insanın kırk beş yıl kesintisiz bir arada yaşamasının kolay bir şey olmadığını takdir edersiniz. Hele ki farklı kişilik yapısındaki çiftler için zorluklar daha fazla olsa gerek. Bunu bilen toplum,oluşturduğu gelenek ve göreneklerle hatta Katolik inancında olduğu gibi dini inançlarla evlilikleri dışarıdan desteklemekte hatta sürdürülmesini zorunlu kılmaktadır.

Geçmişte nikah masasında atılan imzanın neredeyse bozulamaz olması bu nedenlerden dolayı olsa gerek. Olsa gerek diyorum zira günümüzde gevşeyen toplumsal destek, ya da dayatmanın azalmasıyla bu imzalar oldukça çabuk geçersizkılınabilmektedir.

Hayatı paylaşma yoluna daha başından itibaren gönüllü olarak çıkan çiftlerde bile mutlu anlar zamanla daha az yer almaya başlayabilmekte…

Toplumun dayatmasıyla bir araya gelmiş çiftlerden söz etmiyorum bile…

Diğer yandan yaşam yoldaşlığından vaz geçen, yalnız yaşamayı seçen insanlar da aradıklarının bu olmadığını ifade edebilmektedirler…

Hayat arkadaşını, yaşamın bir yerinde değiştiren çiftlerin de yeni birliktelikten umduklarını bulabilmelerini pek seyrek olduğunu söylemek mümkün etrafımızda yaptığımız gözlemlerle.

Ahmet Selçuk İlkan’ın sözlerini yazdığı şarkıda Selami Şahin’in dediği gibi ‘ya seninle ya seniz’ de olmuyor.

Kırk beş senelik beraberliğimizde ‘inceldiği yerden kopsun’ denildiği anlar olmadı dersem sanırım hiçbiriniz inanmazsınız.

Neden kopmadı, sorusunun yanıtı her çiftte farklı olabilir. Biz de ise bu soruyu, kopmasına izin vermedik diye yanıtlayabilirim. Kopsun diyen koparacak kadar asılmadı ipe, koparsa kopsun diyen ise dediğinden biraz farklı davranıp ipi gerer gibi yaparken gevşetti.

Neydi, nedir bizi bir arada tutan…

Tabii ki en başta bir birimize olan sevgimiz. Yaşanan onca çatışmaya rağmen koruduğumuz, bir birimize olan saygımız.

Sabrı da göz ardı etmemek gerekir.

Ulaş ve Çağdaş’la oluşturduğumuz karenin doyulmaz mutluluğunu da yabana atamayız.

Alışkanlıkların yaşamın her alanında olduğu gibi burada da görevini yerine getirdiğini söyleyebiliriz.

Konforun önemi belki az,  ama payı yok da diyemeyiz.

İstikrarlı bir hayat sürme isteği hesaba katılması gereken etkenlerden biri olsa gerek.

El alem ne der kaygısını etkisi var mıdır kırk beş yıllık beraberlikte, bana sanki yokmuş gibi geliyor.

Tabii ki bir birimize desteğimizi, gelişimimize katkımızı söylemeye bile gerek yok.

Hülasa ilişkinin devamı için kırk beş senedir süren bir emek var.

Artık rehavete kapılma zamanı, ilişki rüştünü ispatladı diyebilir miyim?

Sorunun yanıtı bende yok…

İyisi mi tedbirli olma tercihimi sürdüreyim…

Nedim İnce

Altınoluk / 18. 09. 2023

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email