preload preload preload preload

Denge


24th Kasım 2020 Köşe Yazıları 0 Comments

DENGE

Psikoloji bilimi insan davranışını anlamaya, tanımlamaya ve tahmin etmeye gayret eder. Bu konuda çalışan bilim insanları gözlemler, deneyler ve akıl yürütmeler sonucunda insanı anlamaya, ne yapacağını tahmin etmeye yönelik kuramlar oluşturur.

Psikologların insana dair çıkarımlarından biri, kendilerini iyi hissetmeleri için dengeli davranmaya ihtiyaç duydukları yönündedir. Buna dayanarak HeiderDenge Kuramını”,Rosenberg ve Abelson “Bilişsel Dengeleme Kuramını” geliştirmiş ve insanların dengeli davranma çabalarını, bozulduğunda düzeltme gayretlerini açıklamaya çalışmışlardır.

Festinger, ‘İnsan davranışının temelinde tutarlı olma, yani çelişkili davranmama gereksinimi vardır.’tespitinden yola çıkarak “Bilişsel Çelişki Kuramını” geliştirmiştir. Festinger tarafından ortaya konulan bu kurama göre; eğer kişinin sahip olduğu bir inanç, bilgi ya da tutum, yine aynı kişinin sahip olduğu bir başka inanç, bilgi ya da tutumun tersini gerektirirse, bu iki inanç bilgi ya da tutum arasında bilişsel çelişki oluşur. Bu bilişsel çelişki insanı son derece rahatsız eder. Bundan kurtulmak için kişi bilişsel tutarlılığı koruma gayreti içindedir. Hayatta çokça gördüğümüz, zaman zaman da yaşadığımız gibi, düşünülenin, inanılanın tersine davranıldığında deneyimlenen inanç ve davranış arasındaki uyumsuzluğu, ortaya çıkan bilişsel çelişkiyi azaltmanın yolları aranmaktadır. Bu yollar sayesindetemel eğilimolan bilişsel tutarlılık olabildiğince sağlanmaya ve korunmaya çalışılır.

İnsanların dengeli, tutarlı davranmaya dair gereksinimlerinin nereden kaynaklandığına yönelik birçok görüş ileri sürülmüştür. Kişisel bütünlüğünü zedeler ve bununun rahatsızlığını duyar dendiği gibi başkaları ile ilişkisini bozar, beğenilmeyi ve sosyal kabulü azaltır, beklentilerinin gerçekleşmesini zora sokar diyen görüşler de vardır.

Her şey bir yana kendi gündelik yaşantımıza döndüğümüzde dengemiz bozulduğunda, tutarsız, çelişkili davrandığımızda ne kadar rahatsız olduğumuzu defalarca gözlemlemişizdir; nedeni ne olursa olsun…

Bir yerde huzursuzluk varsa onu gidermek için de çaba vardır. İnsan,  huzursuzluğun kaynağı tutarsız ve çelişkili davranışlarının sonucunu düzeltmek, bilişsel tutarlılığı sağlamak için harekete geçer.

Ya çelişkili öğelerin sayı ve önemlerini azaltır.

Ya tutarlı öğeler ekler ve tutarsız olanın ağırlığını hafifletir.

Ya da çelişki öğelerden birini artık diğeriyle çelişkili olmayacak biçimde değiştirir ve tutarsızlık ortadan kalkar.

Nuri Bilgin “Sosyal Psikoloji” kitabından bir örnekle denilenleri anlaşılır kılmaya çalışalım:

Tutum ve davranış ilişkisi açısından çelişkinin azaltılmasında 4 seçenek vardır.

  • Davranışı değiştirmek
  • Tutumu ya da bilişsel öğeyi değiştirmek
  • Davranışsal öğeyle uyuşan ek öğeler bulmak
  • Uyuşan ve çelişen öğelerin önemini değiştirmek

Sigara içen bir kişinin yaşadığı çelişkiyi azaltması için yukarıdaki maddeler doğrultusunda şunları yapması beklenir:

  • Çelişkiye yol açan davranışsal öğeyi değiştirmek:  Sigara bırakılır ya da sigaranın sağlıksız olduğunu iddia eden uyarıcılardan kaçınılır. Sigara içenlere sigaranın zararlarından söz ettiğinizde yaşadığı huzursuzluğu düşünün.
  • Tutumu ya da bilişsel öğeyi değiştirmek: Zaten az içiyorum. Dumanı içime çekmiyorum.
  • Davranışsal öğeyle uyuşan ek öğeler bulmak: Sigara stresimi azaltıyor. Sigara içerken dikkatimi daha iyi toplayabiliyorum.
  • Uyuşan ve çelişen öğelerin önemini değiştirmek:  Kirli hava da kansere yol açar, içsem de içmesem de durum değişmeyecek. Çocukluğundan bu yana sigara içen Hasan dayı 86 yaşına kadar yaşadı.

Görüldüğü üzere tüm bu çabalar çelişkili davranıştan sonra, bunun yarattığı rahatsızlığı gidermeye yönelik olup davranıştaki tutarsızlığın sorumluluğunu almaktan kaçınmanın yoludur. Bu durum kişiyi çelişkili davranışın bedelini ödemekten kurtardığı gibi düzeltme yolunda da emek sarf edilmesini gereksiz kılmaktadır.

Yukarıda aktarılmaya çalışılanların ışığında hayata bakıldığında karanlıkta kalan bazı şeyler görünür olur mu dersiniz?

Umudum bu yönde..!

Nedim İnce

Hasanbey / 24. 11. 2020

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email