preload preload preload preload

Kuzey Avrupa Baltıklardan İskandinavya’ya


25th Temmuz 2023 Köşe Yazıları 1 Comment

Bu seneki gezi programımız dostlarımız sayesinde yüklü oldu. Venedik- Adriyatik yorgunluğunu attık atmadık, Vertigo Tur ile Kuzey Avrupa yoluna adım attık.

Kadim dostlarımız Neşe ve Naim Gök bu tura kayıtlarını yaptırmışlar. Birlikte gezme arzularını kıramadık, biz de katılmaya karar verdik. İyi ki vermişiz.

Vertigo Tur, ismini tesadüfen almış olsa da, adına uygun baş döndüren turlar yapmakla ünlenmiş bir tur şirketi.

Vertigo Tur, seyahat başlamadan önce yaptığı ayrıntılı bilgilendirmeyle gezinin sıkıntısız geçmesi için ilk adımı atmış oldu. Gezi boyunca da Vertigo Tur’un kurumsal desteği ve rehberimiz Ertuğ Şenkaya’nın bireysel katkısı devam etti. Bu sayede yorucu bir o kadar da yorgunluğa değer on iki günlük seyahatin nasıl geçtiğini anlamadık.

İzmir’den sabahın erken saatlerinde başlayan uçak yolculuğumuz Berlin’de sona erdi. Sıkıntısız tamamlanan uçak yolculuğundan sonra bizi, gezide rehberlik edecek Ertuğ Şenkaya karşıladı. Hep birlikte yer kapma telaşı yaşamadan kaptanlıklarını Nicolae ve Stanciu’nun yaptığı otobüsümüze geçtik. Otobüsteki oturma planı önceden yapılmıştı. Gezi boyunca her gün değiştirilerek telaş engellenmiş ve eşitlik de sağlanmış.

İlk durağımız, Visla, ya da oradaki ismiyle Vistül nehri kıyısında kurulmuş Krakov oldu; Polonya’nın ilk başkenti ve bizim de en çok beğendiğimiz…

Otelimiz temiz ve konforluydu. Daha sonra konakladığımız diğer otellerimiz de hep aynı şekildeydi.

Gezi boyunca yirmi beş senenin imbiğinden süzülmüş, başka yerlerde bulamayacağımız bilgileri, onca uzun zamana rağmen heyecanını yitirmeden sunan bir rehberimiz vardı, Ertuğ Şenkaya. Rehberlikle yetinmeyip otobüs yolculukları sırasında su ve çay- kahve servislerini de kendi eliyle yapmaktan geri durmadı.

Krakow’da şehir parkı, Kopernik’in okuduğu üniversite ve anıtını, belediye binası,Ryenek Meydanı, amber pazarı ki en uzun zaman harcadığımız yer oldu,  ilginç öyküsü olan çift çan kuleli St. Mariatski Kilisesi, Wawel Kalesi,  gezip gördüğümüz başlıca yerler oldu. Elektrikli beş ve yedi kişilik gezi araçlarıyla Nazilerin oluşturduğu getto bölgesine, Schindler’in Listesi filmine konu olan fabrikaya gittik. O acı günleri tekrar anımsadık. Yolumuz uzundu, daha sonraki seyahat planlarında tekrar Krakow’a yer vermeyi düşünerek otobüsümüzle Varşova’ya doğru yola koyulduk.

Varşova, binbeşyüzlü yıllardan sonra ülkenin başkenti olmuş. Kentmerkezindeki otelimize vardığımızda Güneş’in batmasına bir hayli zaman vardı. Visla Nehri buraya kadar bizi takip etmişti. O akşam yakındaki, bizdeki barlar sokağı misali, trafiğe kapalı, bir caddede zaman geçirdik.

Varşova II. Dünya Savaşı’nda yerle bir olmuş. Sovyetler Birliği tarafından Nazilerden kurtarıldıktan sonra kent yeni baştan aslına uygun inşa edilmiş. Kentin sembolü bir kültür merkezi de bu sırada yapılmış. Kültür Merkezi binasının ve kulesinin estetikliği,  etrafını sarmış neoliberalizmin mabetleri gökdelen plazaların çirkinliğiyle tam bir tezat oluşturuyordu.

Varşova’nı en büyük parkı ki askeri birliklerden kalmış ve nedense inşaat alanı yapılmamış,LazienkiParkı’ndaönce Chopin anıtına gittik. Anıtta yapılan bir düzenleme sonucunda, bedeni Fransa’da, kalbi Varşova’da bir kilisede yatan Chopin’den parçalar dinledik. Ardından parkta yer alan,Hitler’in II. Dünya Savaşı’nda bir süre karargah olarak kullandığı Yüzen Sarayı gördük ve sonrası park gezisini sonlandırıp eski kenti ziyarete gittik.

Kral yolunun her iki yanında yer alan anıt binaları gördük: Parlamento Binası, Üniversite Binası, Eski Kraliyet Sarayı, St. Anny Kilisesi.

Yeşili bol eski kentin, yeni gökdelen ve apartmanlarla sarıldığı Varşova, birkaç gün daha derinlemesine bir zaman harcamayı hakketse de turumuzun programı gereği, şöyle bir göz attıktan sonra ara durağımız, Polonya’nın Suvalki kentine doğru yola çıktık. Orada geceleyip, dinlenerek bir sonraki güne enerji topladık.

Polonya, tarihinde uzun süre işgaller görmüş, hatta bir süre tarih sahnesinden silinmiş bir ülke. Çok acılar çekmiş, II. Dünya Savaşı’nda tarumar olmuş. Yine de kadim kültürü, tarihsel devlet geleneği tekrar ayağa kalkmasının mayası olmuş. Sovyetler Birliği dağılmadan önce de Kapitalist Blok ile Sosyalist Blok arasında, sınır ülke olması birçok gerginliğin yaşanmasına yol açmış. Doğu ve Kuzeydoğuda Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya ile komşu Polonya’nın NATO’ya girmesi topraklarındaki gerilimi kronikleştirmiş.AB ülkesi olması, Almanya’nın yatırımlarını buraya kaydırmasını kolaylaştırmış. Bu durum ülkeyi bir şantiye haline çevirmiş gibi görünüyor.

Oniki günlük gezimizde her sabah 8.00- 9.00 arası otobüsümüzdeydik.O sabah da öyle oldu ve Sulvaki’den hareket ettik, bir süre sonra Polonya’dan çıkıp Litvanya’ya geçtik. Unutmadan yazayım, sınır kapıları diye bir şey kalmamış, ülke değiştirdiğimizi rehberimizden öğrendik.

Yazının ilk bölümü buraya kadar. Sonraki hafta Litvanya’dan devam edeceğiz.

Nedim İnce

Altınoluk /23. 07. 2023

  • Deftere Yazanlar

  • nedim diyorki?
    Tarih Ağustos 8th, 2023
    Yoruma Yanit ver

    “sınır kapıları diye bir şey kalmamış, ülke değiştirdiğimizi rehberimizden öğrendik” O h ne güzel….

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email