preload preload preload preload

Savaş ve Barış


22nd Mart 2022 Köşe Yazıları 0 Comments

Savaş yurt savunması dışında hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz, meşru görülemez: savaş yıkım demek, acı demek, ölüm demek…

İnsanlıkla bağdaşır yanı yok diyeceğim ama ne yazık ki insanlık onbinlerce yıldır barış dönemlerinin istisna olduğu, kendi çıkardığı savaş yıllarında yaşamaktadır.

Bilim ve teknolojide çok yol kat etmiş olan insanlık, ‘insan’ olma yolunda bir arpa boyu bile yol alamamış görünüyor.

Kendi kurduğu devlet kurumu ‘insanlık’ yolunda ilerlemenin önünde bir engel, yıkıcılık ve şiddet yolunda ise önemli bir araçtır, dersek yanlış olmaz sanırım. Bu sava kanıt olarak tarih boyunca emperyalist ülkelerin yaptıklarını gösterebiliriz.

Emperyalist ülkeler sömürüyü arttırabilmek, diğer ülkeleri kontrol altında tutabilmek için dünyayı kan gölüne çevirmekten kaçınmamaktadırlar.

Emperyal ülkelerle bağımsızlığını gözetmeden, eşitsiz bir ilişki kuran,  onlara özenen, emperyal olmayan ülkeler, ülke yöneticileri, sürecin kullanışlı birer aracı olmaktan öte geçememekte, kendi ülkesinin yoksullaşmasına, bazen de yıkımına ve her zaman da yurttaşlarının büyük acılar çekmesine neden olabilmektedirler.

Farkında mısınız yukarıda yazılanlara çok benzeyen berbat bir savaş var yakınımızda, bir aya yakındır süren ve yakında bitecek gibi durmayan.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan savaş, ilk günlerde gördüğü ilgiden uzak, ‘içi beni yakar, dışı seni’ misali her türlü yıkıma, her türlü ölüme ve insani acılara yol açmaya devam ediyor.

Koşullardan soyutladığımızda Rusya’nın saldırgan bir ülke olarak insanlık suçu işlediğini, Ukrayna’nın da ülkesini savunduğunu söyleyebilir, tüm suçu Rusya’nın üzerine bırakıp diğer sorumluların gözlerden uzak tutulmasına ortak olabiliriz.

Gazetelere göz attığımızda savaşla ilgili çok başlık, çok haber var.

Seyrek rastladığımız haberler de var. “Ukrayna Savaşı Onlara Yaradı” başlığıyla yer alan haber gibi.

Adı ‘savunma sanayisi’ konarak sevimli hale getirilen silah şirketleriyle ilgili nadir haberlerden biri bu.

Haberin içinden birkaç satır:

“(..)Alman silah üreticisi Rheinmetall, “sipariş patlaması” için hazırlanıyor. Alman silah şirketi Rheinmetall, Ukrayna-Rusya savaşının da etkisiyle satışlarının bu yıl içinde yüzde 15 ile 20 oranında artmasını öngörüyor.”

“(..)Batı merkezli savunma sanayi şirketlerinin hisseleri uçuşa geçti.”

Bu kadarı bile savaştan öncelikle kazançlı çıkanların silah şirketleri olduğunu gösteriyor bize.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması için neden bu kadar kışkırtıldığı ki yine vurgulamakta yarar var savaş yurt savunması hariç meşrulaştırılamaz,  hatta bazı yorumlara göre mecbur bırakıldığı sorusunun yanıtlarından biri bu haberde yatıyor olsa gerek.

Batı merkezlerinin Rusya ve Ukrayna’yı savaşı bitirmek için zorlamak yerine, savaşı uzatacak şeyler yapması; bir yandan Rusya’ya ekonomik ve komik kültürel yaptırımları arka arkaya sıralarken, fırsat bu fırsattır deyip ‘özel mülkiyet kutsaldır’ mottosunun sadece kendileri için geçerli olduğunu ilan edercesine servetlerine el koyması, bir yanda da Ukrayna’ya savaşı bitirebilecek silahlar yerine uzamasını sağlayacak türden silahları yağdırması yanıtlardan bir diğeri olabilir mi dersiniz.

Yanıtların bir diğeri ise Kapitalizm bir kez daha aşırı arz, yetersiz talep krizini Ukrayna’nın yerle bir edilmesi, Rusya’nın ekonomik olarak çökertilmesiyle, adeta üçüncü dünya savaşını göze alarak, aşma çabası olabilir mi?

Önce silah şirketleri kasalarını doldurmaya başladılar, dünyanın dört bir yanından artan silah siparişlerini yerine getirmeye başlayarak. Savaş sona erdikten sonra yerle bir edilen Ukrayna’yı yeniden inşa etmek için diğer ulusötesi şirketler sıraya girecek paylarını almak üzere, tabii ki Ukrayna’nın kaynaklarından. Yanına iştah kabartan Rusya doğal kaynaklarına kontrolsüz el koymaya, Rusya’yı razı, yoksa mecbur mu demeli, edebilir ve bunu ekleyebilirlerse daha ne istesinler…

Savaşların istisna, barışın asıl olabilmesi için ‘insanlık’ yolunda atılacak daha çok adım var.

Adımların en önemlisi, temel omurgası sömürü olan, bunu gerçekleştirmek için şiddete başvurmaktan, savaş çıkarmaktan kaçınmayan, yoksullaştırıcı, yeryüzü canlıları için neredeyse bütünüyle yıkıcı, yok edici olan Kapitalizmin yıkılmasına atılmalı diye düşünüyorum.

Bunun yanı sıra devlet kurumunun demokratikleştirilmesi, halkın yaşamın her anında ve alanında söz söyleme hakkı ve bu sözü hayata geçirme gücü elde etmesi için de adımlar ivedilikle atılmalıdır dersem yanlış olmaz sanırım.

Dünyanın tüm canlılarıyla huzur içinde yaşanan bir yer olması bir ütopya biliyorum.

Ütopya olsa da yolunda mücadeleyi hak eden güzel bir ütopya…

Nedim İnce

19. 03. 2022 /Ayvalık

  • Yorum Yaz

    * Required
    ** Email